Menü Kapat

İyilik ve Kötülük

Gülveren Gündoğdu

 

*Kötülüğe yenilme kötülüğü iyilikle yen.
*İyilik insana özgü bir sanattır.
*İyilik dile ve renklere bakmaz.
*Bilgi iyilik, cehalet kötülüktür.
*Sadelik, iyilik ve doğruluk olmayan yerde, büyüklük yoktur.
*İyilik düşünmek, bizi cesaretle yaşatır.
*İyiliğinize inanılmasını istiyorsanız, ondan hiç söz etmeyin.
*İyilik aradın mı insanda, kötülük kalmaz.
*İyiliğe gücün yetmiyorsa, kötülük yapma.
*Edep sahibi insan yalnızca iyiliklerden zevk alır.
*İyi insanlar merhametli olur, iyilik daima iyilikle karşılık bulur.
*İyi şeyler yalnızca planlanırsa olur, kötü şeyler kendiliğinden olur.

Bilgi iyilik, cehalet kötülüktür.

İyilik; yapanda güzel duygular uyandıran, yapılan için maddi veya manevi bir katkı sağlayan eylem ve söylemlerdir. Bu eylem ve söylemler, hiçbir şekilde karşılık beklemeden yapılırsa iyilik olur. Sevap olsun diye yapılan davranışlar iyilik olarak değerlendirilemez. Çünkü burada yapılan işin karşılığı bu dünyada değil öbür dünyada alınmak istenmektedir. Yani karşılıksız değildir. Yapılan iyiliğin karşılığını, öbür dünyada Allah ödesin diye yapılmıştır. Bu dünyada ya da öbür dünyada hiçbir karşılık beklemeden, birinin veya bir canlının yararına olacak her türlü iş eylem, konuşma, dinleme verme-alma vb. hal ve hareketler iyiliktir.

“İyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir.” Atasözü, iyiliğin karşılıksız kalmayacağını mutlaka birinin yararına olacağını ve o yararlanan canlının mutlaka bu iyiliği değerlendireceğini anlatmaktadır.

İyilik yapan kişi, bir canlıya yardımda bulunduğu için mutluluk duyar. Bu duygu sayesinde kendini iyi hisseder, mutlu olur, rahatlar. Hatta bu duyguları tekrar yaşamak ister ve benzer şekilde başka yardımlar da yapabilir. Kendisi mutlu olurken, başka insanları ve canlıları da yaptığı bu iyilikler sonunda mutlu eder.

Bazı insanlar yapılan iyilikleri hiç önemsemezler. Sanki hiç yapılmamış gibi davranırlar. Böyle insanlar nankör, yani iyiliği görmeyen, görmek istemeyen insanlar olarak bilinir. Nankörlere ne yaparsanız yapın asla takdir etmezler, teşekkür etmezler, genelde yok sayarlar. Hatta bazen buna öylesine alışırlar ki, iyiliği yapan kişi bunu yapmadığı zaman onu suçlarlar, görevini yapmamış gibi eleştirirler. İyiliğe alıştırılmış birini kırk yıl sırtında taşısan, dinlenmek için kısa bir süreliğine indirdiğinde kıyametleri koparır. Bu yüzden insanları emek harcamadan bir şeylerin sahibi olmaya alıştırmamak gerekir. İyilik yapmak güzeldir ama “Asalak” yaratmadan yapılması gerekir. İnsanların, alın terinin kıymetini bilmeleri için, emek harcamalarına da fırsat vermelidir. Emeğin değerini bilmeyen insanlar genellikle kendileri çalışmamış, üretmemiş hep birilerinin sırtından geçinmiş kişilerdir. Ya annesi-babası veya başka bir yakını tarafından sevgiyle sunulan emeğin üzerine keyifle kurulmuş, kendi alın terini akıtmadan hayatını sürdürmüşlerdir. Ya da zorbalıkları sayesinde başkalarının emeğini sömürmüşlerdir. İnsanları her halükârda başkalarının sırtından geçinmeye alıştırmamak gerekir.

Bazı insanlar yaptıkları iyilikleri sürekli olarak, iyilikten faydalanan kişiye hatırlatırlar. Bu da son derece rahatsız edici bir durumdur. Bu insanlar aslında iyilik olsun diye değil de bundan bir çıkar sağlamak adına yaptıkları için, sürekli gündemde tutmak istediklerinden yaptıkları iyiliği başa kakarlar. Başa kakılan bir iyilik, daima hakaret yerini tutar.

Gerçekten karşılık beklemeden iyilik yapabilecek durumumuz yoksa, ya da iyilik yapmak içimizden gelmiyorsa, böyle iki yüzlü davranışlara girmemeliyiz. Çünkü iyilik yapmak zorla olmaz, art niyetle olmaz. İyilik yapmak içten gelmelidir. Yapıldıktan sonra insanda manevi bir haz yaratmalıdır.

Kötülük; uygulandığı zaman, uygulanan kişiye, başka insanlara, başka canlılara veya doğaya, maddi ve manevi zarar verme durumudur. İyiliğin karşıtıdır. Nasıl ki iyi insan sadece kendini iyi hissetmek için, kendi güzel duygularını tatmin etmek için iyilik yapıyorsa, kötü insanlar da kendi kötü duygularını tatmin etmek için kötülük yapabilirler.

Kötülüğü yapan kişinin bilerek veya bilmeyerek yapmış olması sonucu değiştirmez. Yapılan kötülük neticesinde canlı veya cansız varlıklar zarara uğrarlar.

Kötülüğün kaynağı genellikle bir kazanç elde etmek olsa da, bazı insanlar sadece zarar vermekten zevk aldıkları için kötülük yapabilirler. Ya da kıskançlık kötülük sebebi olabilir.

Kazanç sağlamak için yapılan kötülük; İş için girilen bir sınavda rakibinin kazanmaması, kendisinin için hileli yollara başvurmasından tutun da, azmi ve başarısı sayesinde kariyerinde yükselen arkadaşına çelme takmaya, kırsalda komşusunun hayvanlarına zarar vermeye kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Hiçbir ahlaki değerden nasibini almamış insanlar tarafından yapılır bu.

Başkalarının üzülmesinden zevk alanlar; Bazı hasta ruhlu insanlar başkalarının zor durumda kalmasından, acı çekmesinden, çaresizlik içinde bunalmasından sadistçe bir keyif alırlar. Sadece kendi barbarlık duygularını tatmin etmek için hiçbir sebep yokken de çevreye, doğaya veya insanlara zarar verirler. Canlı veya cansız çevrelerine kötülük yapabilirler. Sebepsiz yere bir ağacı kesmek, çiçekleri koparıp atmak vb. Karakteri yeterince gelişmemiş, zayıf karakterli ve aşağılık kompleksi olan kişiler kötülük yapmaktan çekinmezler. Ahlâken de gelişmemiş kişilerdir bunlar. Bu şekildeki ahlaksız davranışlar da bulaşıcıdır. Başkalarına da kolayca sirayet edebilir. Orman yakan birine özenip bir başkası da ormanı yakabilir. Televizyonda gördüğü şiddet olaylarında etkilenip kendisi de çevresine şiddet uygulayabilir.

Bazı insanlar sadece kötülükten beslenirler. Buna da hep bir bahane bulurlar. Kadının sokakta dondurma yemesi bile tahrik edici bir sebep olabilir. Kötüler için her şey tahrik sebebidir. “İnsan kötülük yapmak niyetindeyse fırsat gelmekte gecikmez.” demiş Valter Scott.

Bir de alkol gibi herkes tarafından kabul gören bir paravan vardır ki, bunun arkasına saklanıldığı zaman toplumun bütün oklarını bu hedefe yönlendirip, kendileri bu sağlam paravanın arkasında yeni bir kötülük plânı yapmaya başlarlar.

Kıskançlık; İnsanlar, başkalarının kendisinden daha iyi olanaklara sahip olmasının verdiği çekememezlik sebebiyle de kötülük yapabilirler. Onlar için hedef, sadece çevrelerinde bulunan insanların sahip oldukları iyi olan ne varsa, bunlardan o insanları mahrum bırakmaktır. Her ne pahasına olursa olsun, bunu gerçekleştirmek için olmadık yollara başvurabilirler. Akla hayâle gelmeyen kötülükler yapabilirler. Bu tür kötülükler de genellikle dosttan, akrabadan, insanın en yakını olarak bildiği kişilerden gelir.

“En karaktersiz insanlar, yakınındaki kişilerin başarısızlıklarından keyif alırlar.” demiş Dostovyeski.

Çevremizde böyle kötü ruhlu insanlara sık sık rastlarız. Hatta bu insanlarla aynı çatı altında birlikte de yaşayabiliriz. Kötülerin kötülüklerine katlanmak zorunda değiliz. Bir yerde o kötülüklerden kendimizi kurtarmalıyız. Kötülük yapan insanlarla yollarımızı ayırmalıyız, uzak durmalıyız

“Kötüler, kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar.” diyen Tolstoy, çok doğru söylemiştir.

Bu kadar rahat kötülük yapmaya alışmış olan insanlara pek bir değişiklik yaptıramayız ama çocuklarımızı, vicdanlı, adaletli empati kurma becerisine sahip insanlar olarak yetiştirebiliriz. Böylece gelecekte kötülük yapma potansiyelini daha aza indirebiliriz.

Bir yanıt yazın