Muhammed Işık / TYB Ankara Şubesi YK Üyesi
Her şairin bir başlangıcı vardır. Bu başlangıç kimi zaman kalabalığın ortasında atılmış kırık bir adımken, kimi zaman da derin bir yalnızlığı anlatan bir geri çekilme olabilir. Seda Şaffak’ın ilk şiir kitabı olan Tütünler ve Dualar, ikinci olasılığı akla getiriyor. Matruşka Yayınları’ndan 2024’te çıkan bu kitap, 52 sayfasına 13 şiir sığdırıyor. Ancak bu şiirler, sayfa sayısından öte, genç bir ruhun sarsıntılı arayışını, duygu birikimlerini ve düş kırıklıklarıyla örülü düşünce dünyasını barındırıyor.
Şaffak, daha önce Şiar ve Aşkar gibi edebiyat dergilerinde yazmış bir isim. Bu geçmiş, onun geleneğe olan bağlılığını da gösteriyor. Tütünler ve Dualar ise hem bu bağın izlerini taşıyor hem de kendine özgü bir şiir dili oluşturma çabasının ilk adımı olarak beliriyor.
Kitap, “Bir Tütün Sardım” adlı şiirle başlıyor. Şaffak, hemen ilk satırlardan itibaren okuyanı kendi içine doğru bir geziye çağırıyor:
“Kendine dönen çembermiş koştuğum / Ben yol sanıyordum gittiğimi…”
Bu dizelerde, bir arayışın ulaştığı boşluk öne çıkıyor. Şair, ileriye gittiğini sandığı yolun aslında bir dönüklük, bir tekrar olduğunu hissettiriyor. Ahmet Uluçay’a yapılan atıfla, insanın kendi anıları, herkesin paylaştığı bir hafıza denizine bağlanıyor. Böylece, tek bir kişinin yaşadığı, çok daha geniş bir yankı buluyor:
“Üzgünüm Ahmet abi / Aşk çaldı ve erteledim / Olmayacak zamanlara kurulu kalbimin hevesi…”
Şaffak’ın şiirlerinde, kişinin kendine ait yaşantıları ile toplumun geneli arasındaki bağ sıkça karşımıza çıkıyor. Aile yaşamı, yoksulluğun getirdiği zorluklar, kadın olmanın çeşitli halleri ve geçmişten günümüze uzanan özlemler, onun şiirlerinin ana konuları arasında. Bu konular, genç şairin dünyayı ve kendini anlama çabasının bir yansıması olarak okunabilir.
Şaffak’ın şiirlerinde en belirgin duygu, incelik ve narinlik. “Kestiğin Saçlarından Sonra” adlı şiirinde şöyle ifade ediyor:
“Yolun en acımasız sapağında kesişti yazgımız / Gelinen her sonu zarar sayanlar bizden misal.”
Bu dizeler, bir kaybedişin hüznünü ve aynı zamanda kaderle bir mücadele arzusunu anlatıyor. Aynı şiirdeki “Ahmakça güçlü olmak adına acıları yok saymak” ifadesi, genç bir şairin dürüstlüğünü ortaya koyuyor. Şaffak’ın kullandığı dil zaman zaman oldukça açık ve net; bu durum, bazı şiirlerde soyut derinliği biraz azaltırken, metinlerin samimiyetini artırıyor. Bu da kitabın en dikkat çekici çelişkilerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Tütünler ve Dualar’ın ana konusu çoğunlukla yazarın kendi zihin dünyasıdır. Dışarıdaki gerçeklik, yani ev, mahalle, şehir ve günlük yaşamın nesneleri ara sıra şiire girse de, asıl önem verilen kısım yazarın ruhundaki inişler ve çıkışlardır. “Kimliği Sırtında” şiirinde geçen şu dizeler bu durumu açıkça gösterir:
“Dünyanın avutmaz saatleri var / Duvarlara sinmiş kırık hatıralar alıyor intikamını.”
Şair, zamanla uyum içinde değildir; geçmişin izleri bugünü kuşatmış gibi görünür. “Dere Yatağını Unutmaz” şiiri ise bu ruh hallerini, var olan bir yalnızlığa dönüştürür:
“Biz hiç iyi etmedik kendimizi sahipsiz bırakmakla / Kimse kendinde bile değil kimse yanında.”
Şaffak’ın şiirleri, yaşanılan zamanın getirdiği tek başına kalma hissini, yıpranmışlığı ve bir yere ait olamama duygusunu yoğun bir şekilde barındırır. Ancak bu anlatımdaki güç, bazen şiirin şeklî uyumundan feragat etme pahasına kendini gösterir.
Şiirler teknik açıdan incelendiğinde, bazı kısımların düzyazıya yakın durması, kimi imgelerin sanki gelişimine göre sıralanmış gibi bir hava oluşturabiliyor. Şiirde daha az kelimeyle çok şey anlatılmasını bekleyen bir okur için bu durum, dikkat dağıtıcı olabilir. Ancak Şaffak’ın şiirinin asıl kuvveti, bu gibi eksiklerin ötesinde yatan içtenliğinden ve şahsi açıklığından geliyor. “Kuruyan Dudaklara Dua” şiirindeki şu dize, genç bir şairin yaşamla mücadelesini gözler önüne seriyor:
“Hayat çocuk yüzünü aldı senden / Çirkin bir gençlik verdi ona biraz küs.”
Bu ifade sade, doğrudan ama bir o kadar da etkileyici. Bu tür dizeler, Şaffak’ın gelecek vaat ettiğine dair işaretler taşıyor.
Son şiir olan “Bundan Sonra”, adeta bir kapanış mektubu gibi. Yalnızlığı, yorgunluğu ve aynı zamanda bir direnişi barındırıyor:
“Kaldım sırtımda kamburumla / Öldürmedi, o kurşunu yedim.”
Bu gibi dizeler, Şaffak’ın içindeki gücü de belli ediyor. Kaleminin hem şiir söyleyişi hem de duygu aktarımı açısından gelişmeye açık olduğu çok bellidir. Henüz kendi özgün şiir dilini oluşturma sürecinde olan şairin, samimiyetini koruduğu sürece anlatımını daha da zenginleştireceği aşikârdır.
Tütünler ve Dualar, tüm pürüzleri ve tüm içtenliğiyle genç bir şairin ilk adımıdır. Seda Şaffak, bu kitabında şiirin çok yüzlü kurallarından çok, taşıdığı anlamın ağırlığına yaslanıyor. Şiirin kıyılarına yeni ayak basan bu kalemin ileride hangi rotayı seçeceğini zaman gösterecek. Yine de Tütünler ve Dualar, taşıdığı içtenlik ve samimiyetle ilk adım için kayda değer bir durak olmayı başarıyor.